Hakim-savcı adayı olduğum dönemde yüksek lisans tez konusu olarak seçmemle birlikte hayatıma giren müsadereye olan ilgim meslek hayatım boyunca devam etti, ediyor. Başka çalışmalara yöneldiğim, müsadereden uzaklaştığım bir dönemde ise bu kez Emniyet Genel Müdürlüğünce suç geliri ile mücadele amacıyla düzenlenen çok sayıda seminere eğitici olarak davet edilmem, yeniden elkoyma ve müsadere konusuna eğilmeme, kendimi güncellememe de vesile oldu. Aynı zamanda bana kitabın yeni baskısını yapabilecek motivasyonu sağladı. Gerçekten büyükşehirde görev yapan de bir uygulayıcının, iş yoğunluğu, kentin yoğunluğu, büyüyen çocuklarının sorunları gibi enerjisini alan bir alandan kitap şeklinde mesleki bir çalışmaya yönelmesi için ciddi bir fedakarlıkta bulunması ve efor sarfetmesi gerekmektedir.
Bunun için de çalışmaya yönlendirecek motivasyona ihtiyacı vardır. Öngörümüz o ki, suçun bir kazanç kapısı olarak görüldüğü suç tiplerinde klasik ceza tedbirlerinin yetersiz veya caydırıcı amacını gerçekleştirmekten uzak kalışı nedeniyle gelecek yılların en önemli yaptırımlarından biri müsadere ve ona takaddüm eden bir işlem olan elkoyma tedbiri olacaktır. Geç kalınmış olsa da bu kaçınılmazdır; eninde sonunda suç ve ceza siyaseti gereği olarak kolluk bünyesinde suç geliri ile mücadele birimleri kurulacak ve suçun işlenmesiyle birlikte başlayan soruşturmaya suç gelirinin araştırılması ve tespiti de dahil edilecektir. Eğer suç geliri ile mücadele edilmek isteniyorsa, eldeki en önemli enstrüman tedbir olarak elkoyma ve yaptırım olarak da müsaderedir.
2005 yılında yürürlüğe giren yeni TCK döneminde, içtihatların çeşitlendiğini ve en azından her bir daire bazında giderek yerleşik hal aldığını söyleyebiliriz. Genel olarak kazanç müsaderesi hala gelişmeye ve çeşitliliğe açık bir alandır. Bu alana ilişkin netameli konuların bir kısmı halen içtihatlara konu olmamıştır. Eşya müsaderesinde ise özellikle suçta kullanılan başkasına ait aracın müsaderesinde -iyiniyetli üçüncü kişiye ait olmamak- koşulunun yorumlanmasında daireye göre faklı yaklaşımlar görülebilmektedir. Bu nedenle suçun türüne göre bakmakla görevli olan dairenin yaklaşımına bakmak gerekmektedir.
Bu baskıda yüzümüzü uygulamaya daha bir dönderdik ve önceki baskıda yer alan -Müsaderenin Tarihsel Gelişimi- ile -Karşılaştırmalı Hukukta Müsadere- kısımlarını çıkardık. Bununla birlikte yeri geldikçe mehaz teşkil eden Alman Hukukundaki düzenlemelere de değindik. Diğer taraftan kitabın bir önceki baskısı, YTCK ve CMK’nın yürürlüğe girdiği tarihlerde kaleme alınması sebebiyle 765 sayılı ETCK ve CMUK’taki düzenlemelerle mukayese ağırlıklıydı. Bu baskıda bunu oldukça azaltma yoluna gittik. Yeni dönemin içtihatları tarandı ve ilgili bölümlerde değerlendirildi. Emsal teşkil edebilecek bir kısmına da kitabın sonunda yer verildi. Ayrıca derlenen müsadereye ilişkin mevzuata da yer verildi.
