Bu çalışmada Atatürk' ü ve Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı anlamak için mümkün olduğunca doğrudan birinci kaynağa inilmeye çalışılmıştır. Atatürk'ün amacı ve ideolojisini anlatmak için kendi sözleri ve eylemleri yeterlidir. Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ideolojisini anlamak için devrimin kendi kaynaklarını ve sözcülerini temel almak en doğru yoludur.
Oysa bu yönetimin tersine yıllarca Atatürk'e sansür uygulandı. Onun tek bir eylemi veya sözü kaynak veya delil olarak gösterilmeksizin yüzlerce yaftayla, Batı merkezci görüşler tarafından Atatürk damgalandı. Atatürk'ün ifadesiyle tarih yazanlar tarih yapanlara utanmazca ihanet etti. Hatta bu, akademide yükselmenin birinci koşulu oldu.
Bu kitapta tarihi yapanlar kendi ağızlarından ve kaleminden çıkan sözlerine sadık kalınmaya çalışıldı. Kitabın birinci bölümünde doğrudan Atatürk'ün hayatından yola çıkarak Türk ulusal Kurtuluşu'nun tarihi ele alınmaktadır.
Kitabın ikinci bölümünde ise Atatürk'ün söylev, demeç ve yazıları çerçevesinde Kemalizm'in ve Türk Ulusal Kurtuluşu'nun ideolojisi tartışılmaktadır. Her iki bölümde de kaynak olarak Atatürk'ün kendisi temel alınmıştır.
İnsanlığın gerçek kurtuluşu ve ezilenlerin gerçek solu yine ezilenlerin kendi eyleminden kaynaklanabilir. Atatürk, ezilenlerin kendi kahramanı olarak öncelikle kendi eylemleri ve sözleriyle yargılanmayı haketmektedir.
21. yy'da sömürgecilik yeniden azgınca ezilen dünyaya saldırmaktadır. Türk vatanı ve milleti de acımasızca parçalanmak ve yok edilmek istenmektedir. Atatürk'ün meydan okuduğu ve yerle bir ettiği sömürgeci dünya anlayışı bugün de Türk milletinin ve ezilen ulusların en büyük düşmanıdır. Sömürgecilik yeniden yenilecektir.
Atatürk'ün hayatının, sözlerinin ve devrimlerinin bu kavgada her zamankinden daha büyük bir esin ve umut kaynağı olduğu kesindir.
