Bayan Julia Springer belli bir yaşa gelmiş mazbut bir Güneyli hanımefendidir. Kocasının ani ölümünden sonra kısa süre içinde kendini toparlar. Tam aşırı baskıdan kurtulmanın keyfini çıkarmaya başlamışken kapısına tuhaf bir kadın dayanır. Yanındaki dokuz-on yaşlarındaki çocuğun Bayan Julia'nın kocasının çocuğu olduğunu iddia eder. Ölen Bay Springer çocuğa tek kuruş bırakmamıştır. Kadın hayatını kazanmak için bir başka şehre gitmek zorundadır ve çocuğu birkaç hafta bakması için Bayan Julia'ya getirmiştir.
Kırk dört yıllık evliliği süresince kocasının gölgesinde yaşamış olan Bayan Julia büyük bir şoka girmiştir. Kocası adına büyük bir utanç duymaktadır. Bütün kasabnın kocasının ihanetini bildiğini öğrenince ne yapacağını şaşırır. Herkes çocuğu başından atmasını tavsiye eder. Bayan Julia da önce bunu yapmak ister ama sonra çevresindeki ikiyüzlülükler onu isyan ettirir.
Bayan Julia'nın İsyanı Amerika'nın güneyindeki bir kasabayı anlatırkentoplumdaki her türlü ikiyüzlülüğe ve çifte standarda mizah dolu bir mercekten bakıyor özellikle de dini kurumların çarpıklığıyla acımasızca alay ediyor. Bu hikâye dünyanın herhangi bir küçük kasabasında geçebilirdi diyebiliriz. Ancak bu kasabalarda da pek çok Bayan Julia vardır diyebilir miyiz?
"Bu kitaba bayıldım. Okumak öyle büyük bir keyifti ki! Bayan Julia son yıllarda karşılaştığım en müthiş roman kahramanlarından biri. Ann Ross kesinlikle klasikler arasına girecek bir Güney komedisi yazmış. Yaşa Bayan Julia Harikasın."
