Diyalog Felsefesi Kuramcısı Martin Buber diyor ki;
“Bir insanın hayatı, sadece gayeye-yönelik iller alanında varolmaz. Bu, sadece objelerine yönelik faaliyetleri kapsamaz. Ben, bir s¸eyi algılarım. Ben, bir s¸eyi hissederim. Ben, bir s¸eyi hayal ederim. Ben, bir s¸eyi isterim. Ben, bir s¸eyi sezerim. Ben, bir s¸eyi düs¸ünürüm. Bir insanın hayatı, bütün bunlardan ve benzerlerinden ibaret degˆildir sadece. Bunlar ve benzerleri, O aleminin temelidir. Fakat Sen aleminin, bas¸ka temeli vardır.
Sen diyen kimse, objesi olarak, bir s¸eye sahip degˆildir. Zira, her nerede bir s¸ey varsa, orada bas¸ka bir s¸ey de vardır; her O, digˆer O’larla sınır koms¸usudur; O, sadece digˆerleriyle sınır koms¸usu olması sebebiyle O’dur. Fakat Sen denen yerde, bir s¸ey var degˆildir. Sen’in sınırları yoktur. Sen diyen kimse, herhangi bir s¸eye sahip degˆildir; onun hiçbir s¸eyi yoktur. Fakat o, ilis¸ki içinde durmaktadır.
Sen, benimle kars¸ılas¸ır. Fakat Ben onunla, dogˆrudan ilis¸ki içinde olurum. Dolayısıyla, bu ilis¸ki, seçilme ve seçmedir, aynı anda pasif ve aktif: Bütün kısmi hareketleri ve dolayısıyla, daima sınırlı ölçüde, güçlüklerle ugˆras¸maya dayanan her türlü hareket hissini bertaraf ettigˆinden, küllî varlıgˆın hareketi, hareketsizligˆe yaklas¸malıdır. Ben-Sen temel kelimesi, kis¸inin ancak bütün varlıgˆıyla söylenebilir. Bir külli varlıgˆa yogˆunlas¸ma ve onda erime, asla benim tarafımdan bas¸arılabilecek bir s¸ey degˆildir, asla bensiz bas¸arılabilecek bir s¸ey de degˆildir. Ben olmak için, bir Sen gerek vardır; Ben, Ben olmak için, Sen der. Gerçek hayat, bütünüyle kars¸ılas¸madır.”
Avusturyalı ünlü filozof Martin Buber’in dünyaca ünlü eseri, I and Thou / Ben ve Sen, İnci Palsay’ın tercümesiyle yeniden Türkçe’de...
