Evet, hoş geldin. Önden baktın sonra arkayı çevirdin. İçine baktın mı? Belki bakmışsındır. Sonra bu yazıyı okursan bil ki benim kitabım pırlanta ( mıdır? )
Pırlantaları sever misin? Ben sevmem çünkü yalancıdır; içi de, dışı da camdır ve içi de, dışı gibi soğuktur. Ancak gözlerini kamaştırır, böylece içini görmeni engeller; seni aldatır bu göz kamaştıran pırlanta.
Ve insan'da seni aldatır, içini göstermez.
Bir ev'de, bir film cd'si de öyledir.
Yüzü ve arkası anlatır mı sana bazı şeyleri?
O vakit kendinde insansın. Kendini aldattığın oldu mu? Olmuştur. Ancak bu kitapta kendinin içine girersin, kendini aldatamazsın.
O vakit koskoca dünyada küçülmeye hazırsan kapılarını aç. Kendi içine bak.
Ve bilki bu yukarıda ve aşağıdaki yazılanlar kitabın içinden alıntı değildir. Zira böyle güzel alıntılar kitabın alınmasında büyük rol oynarmış. Oysa bunu bu kitapta yapamam. Neden mi? Nedeni şudur: Kitabın içindeki can alıcı noktaları arkaya yazacak olsaydım, kitabın hepsini yazmasam da, ufak bir kitap daha yazacak olurdum. Bu nedenle kitabın hepsini, kitabın arkasına yazılmış gibi dikkatli oku.
Kapılarını aç. Kendi iç dünyana gir ve değiştir kendini.
Ben bunu yapabilmen için ölmeyi göze aldım.
İnanmıyorsan bak, ölümü göze aldığımı gör. Sadece senin ve sizler için.
Senin yapman gereken iki-üç gününü vermek, sonra hayatın değişecek.
Bu dünyada küçüleceksin ama küçüldükçe büyüyecek bir şah, padişah olacaksın!
