Acı ve tatlı bir dünyada ya da şeker gibi görünen zengin farklı tatlara sahip bir dünya da varlığımızı sürdürüyoruz. Her yaşıtın eğlencesine eşlik eden bir fuar alanı gibi. Lokum şekerlemeler çeşit çeşit rengarenk meyveler adeta bir nimet sepeti. Hep böyle olacak hiç bitmeyecekmiş gibi hayat bağımız o biçim. Yapış yapış dünyaya çok samimice. Güvence görünen gibi sırtımızı dayadığımız bir harekette ya da bir zelzelede param parça olacak derecede taş, toprak, demir, sac, bir han, bir bina ya da bir arabada gidiveriyoruz. Bu han da veya hangi han da olursak, hangi yolda seyirde olsak yine de ruh mutsuz kalp sevimsiz , yürek kaygılı bunca ışıklara rağmen gelecek karanlık .ruh gerçeklerden hakikatlerden uzak yaşıyor. Doğal organik hakikat gıdasından beslenemiyor. Yetersizdir, güçsüz, mutsuz ve yenilgiye hazır durumda. Hakikat çemberinde sevginin içinde tüten mutluluğu avuçlarımıza sığdıramıyoruz. Nefesimizi kirlilikten alıp veremiyoruz çok hastalıklı. Hayatımızın gerçekte lokum gibi, elma şekeri gibi, en üstün bir lezzetle çocuksu bir sevinç hissinde yaşayabilmemiz için o güzel şekerlemelere sahip olabilmemiz için yeterli kadar alabileceğimiz sermayeye sahip olmamız gerekmektedir. Sevgi olmadan mutluluk gerçekleşmez mutlu olmadan tutunamazsınız en sahte gördüğüm yüz yer yüzüdür. Yüzüne karşı güler ama arkanda kuyunu kazar bin bir çeşit yüzü var maske takarcasına devamlı değişen bir yüz size nasıl kalıcı bir tebessüm sağlayabilir ki... Üzüntüye sebebiyet veren mutsuz eden hakikat değildir... Haksızlığa sürükleyen hakikat değildir... Zulüm eden zalim eden hakikat değildir. Yarı yolda bırakan seni yalnızlaştıran hakikat değildir. Merhamet etmeyen vicdansızlık hakikat değildir. Kanunsuzluk kuralsızlık hakikat değildir ve en önemlisi dinsizlik hakikat değildir.
