Yüce Allah Kitab’ında insanları ve cinleri kendisine ibadet etmekle ve kulluk görevlerini yerine getirmekle görevlendirdiğini, bu maksatla dünyaya gönderdiğini bildirmektedir. Kur’an-ı Kerîm’de, "Hanginizin daha güzel iş ortaya koyacağını denemek için, ölümü ve hayatı yaratan O’dur” (Mülk 67/2) buyurarak hayat ile ölüm arasındaki zaman dilimi içerisinde hangi kulların daha güzel amel işleyeceğini imtihan etmek üzere insanın yaratıldığı belirtilmektedir. Şüphesiz peygamberler bu görevi en güzel şekilde icra eden rehberlerdir. Onlardan sonra da peygamberlerin varisi olan salih zatlar gelir. Bu manayı ifade etmek üzere Peygamber Efendimiz, "Alimler (ilmiyle amel eden salihler) peygamberlerin varisidir” buyurmuştur. Yüce rabbimiz Hucurât suresinin 13. âyetinde şöyle buyurmaktadır: "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık… Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.”
Evet, Allah Teâlâ insanı bir dişi ve bir erkek olarak yaratmış, onlardan en hayırlı olanın Allah’a karşı en takva sahibi kişi olduğunu bildirmiştir. Tarih sayfalarını karıştırdığımız zaman görürüz ki, yaşadıkları asırlardan yüzlerce hatta binlerce yıl sonrasına ışık tutan, takva sahibi, cennetle müjdelenmiş pek çok saliha hanım yaşamıştır. Hz. Meryem, Hz. Âsiye, Hz. Fatıma, Hz. Sümeyye sadece bunlardan bir kaçı… Onlar hayatlarıyla birer iman abidesi haline gelmiş, peygamberlerin yolunu takip ederek cennetle müjdelenmiş hanımlar olarak hepimiz için örnek olmuştur. Biz de bu çalışmada, bu mübarek hanımların hayatlarından bir nebze bahsederek kıymetli okuyucularımızın istifadesine sunmaya çalıştık.
