Günümüzde çoğumuz, hayatımızı ve dünyayı değiştirme, dönüştürme gücünü kendi dışımızda aramaktayız. Arayışımızın adı kimi zaman şans ve talih, kimi zaman sihirbaz veya müneccim, bazen de bir büyük abi ya da mehdi olur. Çok azımız bu gücü kendi içimizde ararız. İletişim işte bu sihir ve gücün adıdır. Hem bu sihri yayan hem de dili geliştirerek çağların ötesine tüm düşünce ve duyguları kültür adı altında taşıyıp, kendinden yüzlerce yıl sonrasını bile dönüştürecek ölümsüzlüğün de adıdır. Dönüştürme gücümüzü kendimiz dışında arayıp bir başkasına devretmek; benliğimizi, geçmişimizi, geleceğimizi, özgürlük ve bağımsızlığımızı da devretmek anlamı taşıdığı gibi bu sosyolojik anlamda manda ve himaye, psikolojik anlamda ise bir intihardır. Bu intihar sürecini de bir toplumun diline bakarak çok somut gözlemleyebiliriz. Dünyada, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her kırk saniyede bir intiharın, her üç saniyede bir intihar girişiminin olması iletişimsizliğin en somut sonuçlarından sayılmalıdır.
İletişim; bireyin kendisinin farkında olmasını sağladığı, kendiyle birlikte ailesini, mahallesini, yaşadığı toplumu, kültürünü ve tüm dünyaya etki edip dönüştürebildiği ölçüde etkili ve anlamlıdır. Onu siyasal veya sosyal sistemlerin varlığını sürdürmesinin bir aracı haline getirip durağanlaştırmak, bireyi dışladığı gibi iletişimi kendi oluşturacağı sistemle boğmak anlamına da gelmektedir. Aslında var olmak ve yok olmak arasındaki bir tercihin adıdır iletişim.
