Elhamra’nın annesi, onu dünyaya getirirken ölmüştür.
Babası ise sadece özel günlerde telefon ahizesinden duyduğu soğuk ve mesafeli bir sesten ibarettir. Bir gün Elhamra’nın, anneannesi ve dedesinin şefkati ile akranlarının acımasız alaycılığı arasında sürüp giden sıradan hayatı tek bir soruyla değişir;
“İsmimin bana veriliş hikâyesi nedir?”
Elhamra; bu sorunun yanıtını bulmak için hiç gitmediği kadar uzaklara, hiç görmediği babasının yanına gider fakat aldığı yanıt tahmin ettiği gibi basit değildir.
Türlü gizemlerle dolu ihtişamlı bir saray…
Evrenin başlangıcında doğan bir efsane…
Kırılan bir mühür ve ortaya çıkan kontrolsüz güçler…
Elhamra, adını taşıdığı sarayda kaybolur.
Fakat içinde kaybolduğu şey sadece mekân değildir.
O, bugünden geçmişe ve geleceğe doğru sonsuz olasılıklarla uzanan zamanda da kaybolmuştur.
Hiç bilmediği bu yerde ve zamanda ona yardım edebilecek iki kişi vardır; Hanedanlığın en genç veliahdı Ebu Abdullah Yusuf ve sarayın çılgın mucidi Arraf Usta…
Bir gizemi çözmeye çalışırken bambaşka gizemlerin kapısını aralayan, amaçları birbirinden farklı bu üç insan, karşılarına çıkan tüm engelleri aşıp hedeflerine ulaşmayı başarabilecekler midir?
Tarihin tozlu sayfalarında dolaşan bu fantastik macerada bilimin sihirle, gerçeğin hayalle, iyiliğin kötülükle ve geçmişin gelecekle karıştığına şahit olacaksınız.
…ve bu kitabı okuduktan sonra çevrenizi türlü tonlarıyla sarıp kuşatan renklere bambaşka bir gözle bakacaksınız.
