“Tanrı’nın uçsuz bucaksız güzel dünyası, sayısız biçimde, sonsuz çeşitlilikte mutlak birliğin büyük bir gösterisi olarak tezahür eden sonsuz düşüncenin nefes alışından başka bir şey değildir. Kalbi devasa güneşlerden, damarları Samanyolu galaksisinden, kanı saf atmosferden oluşan evrenin bu varlığının ne kadar büyük olduğunu aydınlık anlarda yalnızca bir ölümlünün coşkulu hissi idrak edebilir. Bu fikir hiç durmaz: her an diridir, yani sürekli yok etmek için yaratır, yaratmak için de yok eder. Parlak bir güneşte, muhteşem bir gezegende, başıboş dolaşan kuyruklu yıldızda hayat bulur. Denizlerin fırtınalı med cezirlerinde, çöllerin şiddetli kasırgalarında, yaprakların hışırtısında, derenin şırıltısında, aslanın kükreyişinde, bebeğin gözyaşlarında, insanda ve zamanın muhteşem varlıklarında yaşar ve nefes alır. Zamanın çarkı müthiş bir hızla döner, gökyüzünün uçsuz bucaksız boşluklarında sönmüş volkanlar misali ışıklar yanıp söner, insanlarla nesiller yeryüzünden geçer ve yerlerini yenileri alır; ölüm yaşamı yok eder, yaşam ölümü yok eder; doğanın güçleri savaşır, birbirleriyle çatışır ve arabulucu güçler sayesinde yatışır. Bu sonsuz döngüde, zaman ve madde arasındaki bu mücadelede uyum hüküm sürer.”
Yevgeniy Solovyov tarafından kaleme alınan “Hegel. Hayatı ve Felsefi Çalışmaları” adlı bu biyografik anlatı bizlere Alman idealizmin en etkili düşünürlerinden biri olan Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in kişisel yaşantısından felsefi kimliğine, diyalektik yönteminden tarihsel bakış açısına kadar çeşitli konularda genel bir bakış sunmaktadır.
