Bir çocuğun çığlıklarını duymaya 'hazırlanın.
Sessiz, karanlık, kokusu olan bir gecenin içinde' sürüklenen bir ölüm.;
Bütün, her şeyi ve herkesin hayatını değiştirecek bir ölüm.
Gidenin yittiği, kalanın sorularla savaştığı bir hayat...
Hangi soruları sorduğunuza, kimin yanında olduğunuza dikkat edin...
Her birimiz, içimizdeki yaşama güdüsüyle var oluruz- Bizi savaşmaya iten' tam da budur. Ya içimizdeki bu savaşçı yitip gitmeye başlarsa.. İşte tam da bunan hikayesinin kıyılarında sürüklenen, sonucunun ne olduğunu merakla beklediğiniz, soluksuz bir hikaye elinizdeki. Kim suçlu, kim suçsuz' çözümlenemeyen, haklının, haksıza karıştığı bir gölgeler' örtüsü. Bir sokakta karanlığına bırakırken, diğer sokakta aydınlığa çekmek için elinden gelen mücadeleyi vermeye hazır.
Birbirlerini çok , seven çittin, biricik oğlu Can ile başlıyor hikaye. Daha, küçük yaşında annesinin ölümüyle yüzleşiyor. Elmanın diğer yarısında ise babası. Sabahın aydınlığı üzerine vururken çığlıkları kapının ötesine vuruyor. İşte şimdi iki kaybın ortasında, yılların mücadelesini vermeye hazırlanıyor kader.
Gazeteci Can, annesinin ölümünden sorumlu bulunan babasının suçsuz olduğuna inanmak istiyor.' Peki, bazen inanmak bütün isteklerimizin doğru olmasına yol açar mı? İnanmak,, yanlışları gerçeklerle düzeltmeye yeter mi? İnanmak, tek başına ayakta duracak güçlü bir korkuluk mu...?
Tam da burada aynı soru içinizde yükseliyor...
Suç Kimin?
