GÜNDÜZLERİ BİR KRAL
GECELERİ BİR GÖLGE
Büyük İhanet, Müttefik Diyar’ı kökten değiştirmişti. Uzun zaman önce, krallığın asil hanedanları tanrıçaya karşı ayaklanmış… ve bu ihanetlerinin bedeli ağır olmuştu. Her soylu ailenin ilk doğan çocuğu lanetlenmişti. Biri, tehlikeli bir güzellikle. Biri, yıkıcı bir bilgelikle. Biri asla dinmeyen bir kan arzusuyla. Fakat Mortara Kraliyet Hanesi, hepsinden daha ağır bir lanete mahkûm oldu. Çünkü kral, yalnızca gündüzleri var olabiliyor, geceleriyse gölgelere karışıyordu… ta ki yirmi birinci yaş gününde gölgelerin içinde sonsuza dek kaybolana kadar. Bir gün, saraya bir acemi gelir. Müttefik Diyarı’nın tüm ikinci doğan çocukları gibi, Tanrıça’ya hizmet etmeye ve bir Kahin olmaya mecburdur. Ancak Cerise Solon’ kehanet yeteneğine sahip değildir. Hatta büyü gücüne dair en ufak bir iz bile taşımamaktadır. Bunun yerine, kendini gülümseyen dalkavuklar ve kalpleri sırlarla dolu olan rahiplerin arasında bulur. Tüm bu karmaşanın merkezinde, büyüleyici gözlere, keskin bir dile ve en olmadık anlarda kalp atışlarını hızlandıran Majesteleri Kian Hannibal Mortara oturmaktadır. Ona âşık aklının ucundan bile geçmemesi gereken bir şeydir. Çünkü kral, soyunun son üyesidir ve yirmi birinci yaş günü –ve lanetin tüm gücünün ortaya çıkacağı gün– yaklaştıkça, krallık nefesini tutmuş beklemektedir. Ama ölmekte olan bir kralı kurtarmanın tek bir yolu vardır… ve bu yol, en büyük sırrı saklayan kişide gizlidir: Cerise.
SIRLARLA DOLU BİR KRALLIK.
YALANLARLA DOLU BİR SARAY.
VE DÜNYAYI PARAMPARÇA EDEN BİR LANET.
