"İnsanlar uyur, ölünce uyanırlar.
Yukarıdaki deyişi yedi yaşımdayken bir masalda okumuştum; Muhammed peygambere atfedildiğini öğrenişim ancak on yıl sonra oldu. Bu sözler beni derinden etkilemişti. Yaşam gerçekten, Doğudaki ve Batıdaki onca şairin söylediği gibi bir rüya mıydı? Uyanış nasıl bir şey olacaktı?"
Geleneksel düşüncede karmaşık simgelerle örülü rüyaların ilahi kaynaktan geldiğine inanılır. Sadık bir rüyanın şifresini çözebilen rüya tabircisi geleceğe yönelik kesin bilgiler elde etme şansına ulaşmış olur. Sadık rüyalar hayaller olarak değil, kişinin geleceğine ışık tutan haberler olarak değerlendirilir. İslam mistisizminde dünya ancak ölümle uyanılacak bir rüyadan ibarettir; bu anlamda tasavvuf rüya görenin, uykudayken rüyasının farkına varmasını sağlamaya çalışır. Tasavvufun uyandırdığı kişiler gözleri uykuda, ama gönülleri uyanık olanlardır.
Schimmel'in bu kitaptaki amacı yüzlerce örnek için yapılan yorumları eksiksiz bir biçimde sıralayarak bir tür rüya tabiri kitabı oluşturmak değil. Bize görülen rüyalardan, bunların nasıl yorumlandığından söz etse de nihayetinde rüyaların ve rüya tabirinin kültürü biçimlendirme, zihniyeti oluşturmadaki gücünü göstermeye çalışıyor. Yazar, rüyaların gelecekten haber veren mesajlar içerip içermediği tartışmasına girmeyip, onların sabırla çözümlenmesinin insan denen soru işaretinin anlaşılması açısından taşıdığı önemi vurguluyor.
