Halvette Kırk Gün

Büyülü Gerçeklik & Spekülatif Tarih

Bütün ulusların ve dinlerin doğuşu, doğaüstü güçlerin doğal bir biçimde anlatılmasıyla gerçekleşmiştir. Bütün din kitaplarındaki mucizeler, olağanüstü melekler, normal yaşamda görmediğimiz her türlü varlık ve olaylar, sağlam bir kurgu ile ve ruhumuza işleyen bir anlatımla sunulur. Bu anlatım biçiminde, okuyucu veya dinleyici gerçeküstülüğün gerçekle ilişkisini sorgulamaz.

Olayların hepsi gerçektir, ancak bu olaylar olağanüstü öğelerin sıradan bir biçimde kabulüne sürükler bizi. Bütün efsanelerde de gerçeklerin etrafında okuyucuların veya dinleyicilerin etkilendiği bir büyü vardır. İşin en güzel tarafı ise bu gerçek dışı öğeler, dinleyiciler ve okuyucular tarafından gerçekmiş gibi algılanır ve kabul edilir.

Büyülü Gerçeklik ve spekülatif tarih akımının temsilcisi aynı zamanda mitoloji ve dinlerdir. Bu anlamda bütün dinler aynı zamanda mitolojiler gibi büyülüdürler. Hazreti Musa’nın Kızıldeniz’i asasıyla yarması, Hazreti İsa’nın ölüyü diriltmesi, Hazreti Muhammed’in Miracı, bütün inananları bu doğaüstü unsurları olağanmış gibi kabul etmesini sağlayacak bir biçimde sunulmuştur.

İslam’ın en büyük mucizesi ise Kur’an’dır.

Bu kitap Kur’an’ın büyülü gerçekliğini M.620-1247 yılları arasında anlatmaya çalışmaktadır.