Nobel Ödüllü yazar Necip Mahfuz’un manevî oğlum dediği Gamal Gitani, çağdaş Mısır edebiyatının en önemli adlarından biri. Yirmiye yakın yapıta imza atmış olan Gitani, Türkçe’de ilk olarak Günbatmının Çağrısı’yla tanınmış, büyük bir ilgiyle karşılanmıştı. Yazar, Batı’da en sevilen romanlardan olan Kahire’nin Mücevheri’yle, on altıncı yüzyılın Kahire’sinde, Memlûk döneminde yaşayan, unutulmaz bir karakter yarattı: Zeyni Bereket. Yolsuzlukların, haksızlıkların alıp yürüdüğü, Osmanlıların kapıya dayandığı günlerde, Memlûk Sultanı, Zeyni Bereket adında, kimsenin doğru dürüst tanımadığı birini Kahire’nin muhtesibliğine, ardından valiliğine getirir. Şehirdeki El Ezher Üniversitesi öğrencileri, şeyhler, kahveciler, aktarlar, kadınlar; kısacası herkes tedirgindir. Ne Zeyni’yi çözebilmiş, ne de bundan böyle başlarına neler geleceğini anlayabilmişlerdir. Memlûk Sultanlığının istihbarat âmiri olan Zekeriya Bin Razi bile çaresizdir. Şu soruyu o bile yanıtlayamamaktadır: Yoktan varolmuş gibi bir anda ortaya çıkan bu Zeyni’nin taşıdığı sır nedir? Dünyanın hiçbir ülkesinde kendinden habersiz kuş uçurtmayan Zekeriya, doğrusu ilk kez karşısındaki adamın değil neler yapacağını, nasıl biri olduğunu bile anlayamamaktadır. Bozuk düzeni tersine çevirecek, bir düzgün çark mıdır Zeyni gerçekten? Kahire’nin Mücevheri, eski Kahire çarşılarının, kahvelerinin gürültülerini, casusların fısıltılarını, haremlerden yükselen hıçkırıkları bugüne taşıyan bir başyapıt.
