17. yüzyıl İngiltere’si... Aşk ve siyasetin, romantizm ve ihanetlerin, güç ve iktidar savaşlarının iç içe geçtiği bir dönem... Tutku, savurganlık, tehlike ve skandallar... Tüm bunların arasında kalmış gurur ve statü savaşını her şeyini riske atarak sürdürmekte olan becerikli bir genç kadın... Alice Verney rüyalarını gerçekleştirmeye kararlıydı. XIV. Louis Fransa’sında ayrılmasını gerektiren skandaldan sonra İngiltere’ye geri dönmüş ve burada II. Charles’ın mutlu ama gürültülü sarayında hayatını yeniden düzene koymak zorunda kalmıştı. Yeniden yapılanma döneminde eski siyasi dostluklar yıpranmıştı ve Kral’ın verimsiz olan Kraliçe’yi boşayacağına dair söylentiler ortalıkta dolaşmaya başlamıştı, onun ölümünü bile umursamayacak insanlar türemişti. Kraliçesine sonuna kadar sadık olan Alice, bu hain planları kimin yaptığını bulmaya çalışıyordu, babasının da bu planları yapan kişiler arasında olduğuna dair şüpheleri vardı. Alice umduğundan çok daha fazla şeyi ortaya çıkarmış ve kendini bilmemesi gereken bir oyunun içinde bulmuştu. Savaş kapıdaydı. Kral Charles bile açgözlülüğünden dolayı kendi ülkesine ihanet ediyor, dahası Alice’in kendi hayatı için yaptığı hırslı ve iddalı planları da sürekli sekteye uğruyordu, genç kadın tehlikenin ve tehditlerin ortasında kalmıştı. Yanlış adama aşık olduğunu anlamış olması da onun karşısındaki en büyük tehlikelerden biriydi.
