Türklerin Anadoluya ulaşması ile birlikte kadim çağlardan beri önemli tarihi ve siyasi geleneğe sahip, içinde çeşitli kültürel zenginlikleri barınıdıran Türk devletleri, cihan hakimiyeti mefkuresinde sadece siyasi ve askeri alanda değil, kültür ve sanat alanlarında da pek çok unsuru çehresine katarak medeniyetleri birleştiren bir yapıyı teşkil etmiştir. Türkistandan başlayan tarihi süreç, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı devletini de kapsayacak bir şekilde anadoludaki kültürel iklimin bugüne ulaşmasında oldukça önem arz eden bir durum olmuştur.
İtalya’da ortaya çıktığı varsayılan keman çalgısı tarih boyunca pek çok kültür ve medeniyet içerisinde farklı tarzda icra edilen önemli bir çalgı olmuştur. Bu çalgı icracıların ellerinde coğrafyalar aşarak medeniyetin beşiği olan anadolu’ya intikal etmiş ve Türk tarihinin kültür serüveni içerisine girmiştir. Anadolunun kalpgâh mevkilerinden biri olan ve kültürel çeşitlilik bakımından pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Malatya, son 1000 yıl içerisinde Türklerin kalıcı olarak yurt edindiği, diğer medeniyetlerden almış olduğu saray kültürünü istikrarlı bir şekilde devam ettirerek geliştirdiği bir şehir olmuş ve keman çalgısı Malatya kültüründe de yerini almıştır. Malatya müziği genel anlamda değerlendirildiğinde, ova kültüründe geleneksel Türk sanat müziği, dağ kültüründe ise Türk halk müziği keman enstrümanını batı tarzı icranın yanında oryantal bir iklime doğru yönlendirmiştir. “Malatya Müziği ve Keman İcracıları” isimli kitap buna bağlı olarak Malatya yöresinde bulunan 13 keman icracısını tanıtıp kalıcı hale getirmek, Malatya ili ve çevre yörelerde müzik kültürü ve kemanın bu bölgedeki gelişimine ışık tutmak amacıyla teşekkül edilmiştir.
