“Altay Vadisi, bin yıllardır yerleşim bölgesi olmasına rağmen, sanki bütün canlıların uyanık olduğu böyle bir gece yaşamamıştı. Bu gece, insanların, hayvanların ve bitkilerin uyanık olduğu bir kutlu geceydi. Çadır aralarındaki nöbetçilerin ikazına rağmen, yağmura fırtınaya aldırmayan oba halkı merak ve neşe içerisinde büyük çadıra doğru akın etmeye başladılar. İşte beklenen “kurtarıcı” gelmişti. Gelmesine gelmişti de acaba erkek miydi herkes bunu merak ediyordu. Fazla zaman geçmeden, herkesin bu merakını giderecek en büyük haber çadırın önüne çıkan babadan geldi! Kundaktaki samur kürke sarılmış çocuğu havaya kaldırarak: “Bir oğlum oldu! Allah'a binlerce şükür olsun, bir oğlum oldu. Ey Kalmuklar! Ey Çinliler! Korkun! Artık bir oğlum oldu! Bir ‘kahraman’ doğdu!” diye bağırdı...”
Oba beyinin bu sevinç nidalarına vesile olan bebek Manas’tı... Adı yıllarca konuşalacak, yaptıkları destanlaşacak, binlerce beyitle hayatı anlatılacak Kahraman Manas’tı... O yaşadığı devirde, Orta Asya’nın bozkırlarında verdiği mücadeleyle tüm soyuna örnek olan bir alpti... İşte elinizdeki kitapta Manas’ın ve onun destanının romanını okurken, o döneme gidecek ve tozu dumana katan bir neslin düşmanlarıyla yaptıkları mücadeleyi, Türk’ün bağımsızlığına ve kültürüne ne kadar düşkün olduğunu, kültürel ve sosyal hayatımızın temelini oluşturan gelenek ve göreneklerimizin ne kadar eskilere dayandığına şahit olacaksınız... Manas Destanı’nın ve onun kahramanı Alp Manas’ın maceralarını büyük ilgiyle okuyacaksınız...
