İstanbul’da sessiz bir 3 Mart gününde günlerce konuşulacak bir olay yaşanıyordu. 17 yaşındaki lise öğrencisi Münevver Karabulut, erkek arkadaşı Cem G. tarafından bıçaklanarak öldürülmüş, kafası testereyle kesilerek gitar kutusuna, vucudu ise bavula konulup çöp konteynırına atılmıştı. Son dönemin en çok konuşulan olaylardan biri olan "Münevver Karabulut" cinayetindeki bir çok iddia bu kitapta gün ışığına çıkıyor. Saklandığı yeri tespit edilemeyen Cem G. 197 gün sonra avukatı tarafından polise teslim edildiği noktada bulunan şüpheli 2 kişi kimdi ve ne anlama geliyordu? Cem G. ile Münevver arasındaki cinayetin sır perdesi neydi? Münevver, günler önce öldürüleceği "Salı" gününü nasıl hissetmişti. Vahşetin şifrelerine kadar uzanan ikili arasındaki diyaloglarda müthiş ayrıntılar gizli. Cinayetin işleneceği gün bile aylar önce sanki belirlenmişti. Hatta Münevver aylar önce öldürüleceği günü ve tarihini bile Cem G.’nin ağzından duyuyor. Peki bu cinayet planlı mıydı? Münevver evin içindeki kameradan neden rahatsız olmuştu? Kamera ne zaman ve neden söküldü? Münevver’in günlük yazdığı biliniyordu. Ama Cem G.’nin günlük tuttuğu bilinmiyordu. Münevver’e "Kimseye söyleyemediklerimi günlüğüme yazıyorum" diyen Cem’in günlükleri polis tarafından bulunamadı. Cem günlükleri sakladı mı? Bulunamayan günlüklerde cinayetin sır perdesini aralayan bilgiler mi vardı. Münevver ile Cem’in sırdaşı kimdi? Cem, cinayetten sonra evden açtığı bilgisayarında bu kişiye neler yazdı? İşte ilk kez bu kitapta, okuyanları şaşırtacak, hayretler içinde bırakacak o ayrıntılar yer alıyor.
