SARIŞIN VAMPİR: İnsani Arzular, Ölümcül Sonuçlar
Sevgi, korku ve nefret...
Bir insanın bunların üçüne birden değil, sadece birine sahip olabileceğini anladım. Eğer birini seviyorsan korku ya da nefreti bilmezsin. Korktuğun zaman, sevgi ya da nefreti hissetmene imkân yok. Ve nefret ettiğindeyse, hayatında sadece nefret olur.
Beni döndürdü ve sertçe öptü. Kanımın onunkiyle karışmış tadını bir kez daha aldım. “Sonsuza kadar yaşamaya devam edeceğiz,” diye yemin etti. “Sadece evet demen yeterli. Evet demek zorundasın.” Duraksadı ve evime doğru baktı. Bir kez daha söylemesine gerek yoktu; anlamını biliyordum. Yenilmiştim.
“Evet.”
Bana sarılarak, “Beni seviyor musun?” diye sordu.
“Evet.”
“Yalan söylüyorsun ama önemli değil. Çünkü zamanla seveceksin. Beni sonsuza kadar seveceksin.”
O gece zaman kaybolmuş, tüm sevgiler lekelenmişti.
SARIŞIN VAMPİR: Ölümün Gölgesi
Beş bin yaşındaki vampir Alisa, düşmanlarından çok daha güçlü ve kurnaz olmasına rağmen yeni doğan bir vampirin vücuduna hapsolmuştur ve bitmek bilmeyen bir susuzlukla mücadele etmek zorundadır. Daha da kötüsü, hâkimiyet kurma arzuları gittikçe artan düşmanlarla karşı karşıya kalır.
Ölümsüz Telar ırkı insanlığın büyük bir kısmını yok edecek bir virüsü yaymak üzeredir. Fakat Alisa ve arkadaşları Telar’ların üstesinden kendi başlarına gelemeyecekleri için gizemli birlik SYK’dan yardım istemek zorunda kalırlar. Ancak SYK’nın da kendi sırları vardır.
Karşısında iki güçlü düşmana rağmen güvenecek kimsesi olmayan Alisa, onları yenmek için karanlık tarafına inanmak zorundadır. Ama bu, onun hayatına ya da ruhuna mal olabilir…
SARIŞIN VAMPİR: Kutsal Sır
Binlerce yıl yaşadı.
Sevdi ve kaybetti; öldürdü ve hayat verdi.
Sita beş bin yıllık ömrü boyunca sayısız tecrübe edinmiş, ölümsüz hayatının her anı varlığının en derinlerine işlemiştir. Sevdiği her insanın, öldürdüğü her kurbanın yüzü sonsuza dek bir parçası olarak kalacaktır. Fakat tuhaf bir biçimde, geçmişine dair hatırlayamadığı olaylar vardır. Milyonlarca insanın ölümünden sorumlu deli bir adamın elinde işkence gördüğü yıllara ait bu anılarsa, insanlık tarihinin en karanlık dönemine ışık tutacaktır. İnsanoğlunun kurtuluşunun anahtarı olabilecek kutsal bir emanetin, antik bir mendilin sırrını çözmek için arkadaşlarıyla yola çıkan Sita, kısa sürede en büyük düşmanın aslında kendi zihni olduğunu fark edecektir.
Sita’nın hikâyesi destansı bir finalle sona eriyor!
