Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Bu yıl Türk çocuk edebiyatının temel yapı taşlarından biri olan Fadiş kitabının 50. yılı. Gülten Dayıoğlu’nun kendi yaşamından izler de barındıran Fadiş, üç kuşaktır okunan ve büyük övgülere mazhar olmuş bir eser. Bu nedenle Ağustos sayımıza Meral Demiryürek’in Fadiş ve Türk çocuk edebiyatı üzerine yazmış olduğu makale ile başladık. Demiryürek, Gülten Dayıoğlu’nun Türk çocuk edebiyatını oluşturmak için nasıl bir mücadele verdiğini gözler önüne seriyor, bu süreç içerisinde çocuk edebiyatımızın geçirdiği merhaleleri de aktarıyor.
Ebru Özgün, İkinci Yeniciler içerisinde nispeten az hatırlanan hatta görmezden gelinen Tevfik Akdağ’ın şairliğini ele alıyor. Ece Ayhan’ın Akdağ için söylediği “sahici bir İkinci Yenici” ifadesinden hareketle Akdağ’ın bu edebî akım içindeki yerini sorguluyor, Akdağ’ın biyografisine dair birçok anekdotu da aktarıyor. F. Rânâ Çerçi, naif hikayesinde, toplumun bilmediği bir hastalık karşısında sergilediği cehaleti ve dedikodu illetinin içimizi nasıl kemirdiğini anlatıyor. Süheyla Karaca Hanönü ise insan ile eşya arasındaki bağa küçürek bir öykü ile dokunuyor.
Bu ayki röportajımız ise özellikle akademisyen kimliğiyle tanıdığımız Murat Koç’un Kırık Kalemli Kadınlar romanı üzerine. Aykut İpek, romandan hareketle kadın yazarların geçmişte yaşadığı meselelere de değiniyor. Pervin Nuraliyeva, denemesinde Anar’ın Azerbaycan edebiyatındaki konumunu sorguluyor. Musa Yıldız, vefatının 15. yıl dönümünde Necîb Mahfûz’un edebî şahsiyetinin bir portresini çiziyor. Gülçin Tuğba Nurdan ise postmodernizm ile Türk edebiyatına giren parçalanma tekniğine değiniyor. Çağdaş yazarlardan örneklerle bu tekniğin nasıl ustaca kullanıldığını dile getiriyor. Veysel İşçi, tarihî süreç içerisinde İngiliz seyyahların Türklere bakışını incelediği yazısında, çağdaş seyyahların gözünde değişen Türk imajına ve değişen Türk algısının seyahatnamelere nasıl yansıdığına dikkat çekiyor. Ali Fuat Arıcı, Yunus Emre’yi anlattığı denemesiyle, Eluca Atalı ise masalsı bir öyküsüyle bu ay bizlerle. Ayşe Tüfekçi, hikâyesinde bir çiftin birbirine zamanla nasıl uzaklaştığını ve yabancılaştığını anlatıyor. Zübeyde Andıç ise başkarakterinin kendisiyle olan hesaplaşmasına bizi de ortak ediyor. Ayşe Göktürk Tunceroğlu, Timur’un medfun olduğu Gûr-ı Emir’i anlattığı yazısıyla Özbekistan seyahatine dair notlarına son noktayı koyuyor.
Bu ay, şiir bölümüze Azerbaycan edebiyatının nerdeyse bütün türlerde önemli eserler veren dost şairi Ejder Ol’un eserleriyle başlıyoruz. Şairlerin değişmez kaderini yaşayan ve şu an demir parmaklıklar ardında olan Ejder Ol’un bir an önce özgürlüğe kavuşmasını diliyoruz. Bu bölümde ayrıca Ziya Karatekin, Mustafa Ruhi Şirin, Mehmet Can Kuyucu, Burhan Kâzım Çalık, İsmail Delihasan, Hamit Oral, Ali Yıldırım, Mert Alihan Karakaş ve Vakıf Behmenli, şiirleriyle yer alıyorlar.
Kitaplık ve ajanda bölümüz bu ay da renkli ve dopdolu. Herkese iyi okumalar dileriz…
İmdat Avşar
Genel Yayın Yönetmeni
