Kanadımdaki Tüy, eşini yeni kaybetmiş bir kadının acısıyla başa çıkmaya çalışırken, hayatın getirdikleriyle de başa çıkma öyküsüdür. İş aradığı sırada, bir gazete ilanına yanıt veren Dürdane, aklında bir sürü soru ile yola çıkar. Yolda küçük bir kaza geçirse de hayatının tümden değişeceği konağın bahçe kapısından girince hayatı artık geri dönüşü olmayan paradokslarla dolu bir yol ayrımına gelir. Yaşadığı her anı, kuru kemikten başka bir şey olmadığını düşündüğü kanatlarına birer tüy olarak ekler. Düşsel ve düşünsel bir derinliğe dalınan bir öykü Dürdane'ninki.

Kanatları olsaydı uçardı. Alıp başını buradan gitmesi için ona bir çift kanat gerekliydi. Kanatları olsaydı eğer, nasıl olurlardı ki? Onda bu şans varken kanatlarında hiç tüy olmazdı herhalde. Kuru kemiklerden oluşan küçük kanatları olurdu. Kanatların üzerinde bolca tüy olmasını sağlayabilseydi ne kadar küçük olurlarsa olsunlar uçabilir miydi acaba? Dürdane'nin bir çift kanada ihtiyacı vardı onu buradan alıp başka, güzel, dertsiz, sakin ve ne aradığını daha tam olarak bilemediği şeylerin olduğu bir yere uçuracak. Nereye?