Tatile çıktığımız zaman genellikle yolculuğun kendisinden zevk almayı ummayız. İstediğimiz, yolculuğun bir an önce sona ermesidir, önemli olan gideceğimiz yerdir. Güneşlenmek isteyen tatilcilerin çoğu, gidecekleri sahil beldelerine mümkün olduğu kadar kolay ve hızlı ulaşmayı tercih eder: havaalanındaki kuyruklar, uçuş, oradan oraya yürümek, trafik, hiçbiri istenen şeyler değildir. Ne var ki son yıllarda, giderek daha çok sayıda kişi, deniz kıyısının keyifli tembelliğinden vazgeçmese de farklı yolculukların kendine has ilginç ve iddialı yanlarının büyüsüne kapılıyor. Bu kişiler yola çıkmanın kendilerine olağanın dışında deneyimler kazandıracağını, yerel halklarla karşılaşıp ilişkiye geçme olanakları yaratacağını, yeni yerler, farklı kültürler, tarihi yerler ve muhteşem görüntülere şahit olma imkânı sağlayacağının farkına varan kişiler. Kitapta çok çeşitli rotalar göreceksiniz. Rotaların bazıları sadece bir iki saat sürerken, bazıları altı ayda tamamlanıyor. Ulaşım çoğunlukla yaya olarak, bisiklet, araba, tekne, tren, uçakla, at, katır üstünde, hatta köpeklerin çektiği kızaklarla yapılıyor. Yılın farklı dönemlerinde başlayan, Kuzey Kutup Dairesi’nin karlı alanlarından Sahra Çölü’nün bunaltıcı sıcaklarına dek, dağlardan ve vadilerden, ormanlar ve korulardan geçip, nehirler ve denizler aşan yolculuklar var. Antik bölgelere ulaşmak, uzak diyarlarda yaşayan halkları tanımak ve vahşi doğayı keşfetmek için yapılan bu yolculuklar, olağanüstü güzellikte manzaraları gözler önüne seriyor. Seçiminiz ister Yukon nehrinde kanoya binmek, ister Türkiye’nin Likya yolunda yürüyüş yapmak, Norveç kıyılarında tekne gezisine çıkmak, Mavi Yolculuk’ta Ege kıyılarında denize girmek, trenle Himalaya Dağları’nı görmek, Şili’nin üzüm bağları arasında dolaşmak ya da Kuzey Avustralya’da bisiklete binmek olsun, bu kitapta en bezgin gezginleri bile baştan çıkaracak seyahat seçenekleri bulacaksınız.
